Düşünüyorum, Çünkü 4 Yaşındayım…

Paris yuvalarına gitmeye başlayacak ya da henüz ana rahminde olanları felsefe dersi bekliyor, hadi bakalım marş marş!

Düşünüyorum çünkü 4 yaşındayım…

Yatmış tembel tembel  gazeteyi okuyorum. Cumartesi  öğle sonrası hava soğuk. Elimde Daily Telegraph, haberleri hikaye gibi anlatmalarına gıpta ederek sayfaları çeviriyorum.  Hi. Bir haber diğerini boğmuyor. Hepsi iç içe yan yana, her sayfada hemen hemen büyük bir resimle altında o güne dair bir sanat ya da magazin haberi var. 27 madencinin Yeni Zelanda’da yer altında olması ile Botswana başbakanının  manken gibi bir eş aradığı yan yana.

Sayfayı bir çeviriyorum ki karşımda Polat Alemdar var. Bu da talihin bir cilvesi olsa gerek. En son Liverpool’dayken de konu Behlül dü yine bir Pazar bu sefer Sunday Times’ın sayfalarında.  Bizim dizilerden kaçış yok en ummadığınız yerde bile. Polat Alemdar’a  Türk Bond’u denmiş.  Ocak ayında gösterime girecek olan yeni Kurtlar Vadisi filminde Mayıs ayında İsrail ile yaşanan Mavi Marmara krizine Alemdarca cevap verildiği yazıyor. Alemdar bu sefer de Mavi Marmara olayının gerisindeki ismi ele geçirmek üzere bir grup Türk  suikastçı ile birlikte yola düşüyormuş. İçimden diyorum ki acaba bu sefer de kimi bulup karşılarına kendilerinden aşağıda bir koltukta oturtturup bir diskur çekecekler film sonrası?  Necati Şaşmaz da bu arada demiş ki biz insanların duymak istemedikleri konulardan bahsediyoruz. Bugüne kadar sadece Rambo ve James Bond  gibi batılı kahramanlar vardı, şimdi sinemada ilk defa orta doğudan yenilmez bir kahraman var” yazıyor.

Yazımızın başlığını ise Alemdar’ın hemen bir üstündeki haberden alıyoruz. Fransa hükümeti felsefe derslerini 4 yaşa indirgemiş. Batı düşüncesini yüzyıllardır yön veren Descartes ve Derrida gibi filozofların, Bernard Henry Levi ve Raphael Enthoven gibi modern medyada süperstar gibi kabul gören filozoflara sahip Fransa’da felsefe hayatın asil damarlarından biri. Kafe sohbetlerinden festivallere, seminerlerden çizgi dizilere kadar felsefe her yerde.

Konunun hükümet gündemine girmesi de şu şekilde olmuş; Ce n’est qu’un debut yani “Bu sadece bir başlangıç” adı taşıyan bir belgesel çekiliyor. Çekimleri  iki yıl süren belgesel de Paris’teki bir yuvaya giden 4 yaşındaki çocukların bir takım derin fikirlerle karşılaşmaları sonucunda verdikleri  tepkiler geliyor ekrana. Aşktan ölüme kadar bir çok konuda fikirleri sorulmuş. Konulardan biri zeka ve çocuklardan biri zekayı  annemin nutellayı buzdolabına koymaması olarak açıklamış. Bir diğeri de insanlar ve hayvanlar arasındaki fark nedir sorusuna tüyler demiş.  Beynin  en saf halinde verilecek en net cevap değil mi?

Eğitim Bakanı Luc Chatel ise 14 ve 15 yaşındakilere tarih, edebiyat, fen bilgisi ve politika gibi konuların felsefe ekseninde öğretilmesi için ilk adımların atıldığını söylemiş. Bernard Heny Levi ise bu çalışmanın sadece bir cila olduğunu, felsefenin çalışmayı esas gördüğünü söylemek kadar saçma olur demiş. Filozof okulda felsefeye karşı yani.  Paris üniversitesindeki bir felsefe profesörü ise gelişmeleri olumlu karşılayarak gençlerin dünyayı anlamaya çalıştıkları bir yaş döneminde, neler hissettiklerini, neden hüzünlendiklerini anlamaya çalıştıkları bir dönemde bunun onların başına ilk defa gelmediğini ama onlardan önce binlerce metinde bu sorunların var olduğunu bilmeleri faydalı olur demiş.  Orada da felsefe bizdeki gibi lise son sınıfta okutuluyor ve p q ise den gidiliyorsa kimsenin varoluş sorunlarına dert olamayacağı ortada. Bilmem anlatabiliyor muyum?

Gelelim 4 yaşındakilere…

Onlar zaten o yaşta kendiliğinden filozoflar. Felsefe mantık ya da muhakeme  demek değildir ilk kerted,e ama  samimilik ve açık sözlülük demektir. Ve tüm küçük çocuklar tabiatları gereği  içtendirler demiş aynı üniversitedeki hoca.  Alain de Botton Felsefenin tesellisinde Alain de Botton, toplum tarafından kabul görmemenin tesellisini Sokrates’te; yeterince paraya sahip olamamanın tesellisini Epikuros’ta; düş kırıklığı yaşamanın tesellisini Seneca’da; kendini yetersiz hissetmenin tesellisini Montaigne’de; kırık bir kalbin tesellisini Schopenhauer’da ve zorluklar yaşamanın tesellisini Nietzsche’de bulabileceğimizi söylüyordu.

4 yaşındakiler ise tüm bu tesellileri içinde buluyor.  Gazeteyi yatağa bırakıp düşünüyorum, belki de araştırma olarak kalsa ve 4 yaşındakileri hayatın en naif ve bir o kadar da basit döneminde rahat bıraksak sonraki jenerasyonların kafasını karıştırmamış oluruz.  p q ise formülü hiçbir derdimize derman olmadığı gibi ancak deneye yanıla diz yaraları biriktirirerek 4 yaş haline geri dönmeye uğraşıyoruz ne de olsa. Ama bir de tabii ki aynanın öbür tarafı var. O yüzde de düşünce şekillerinin güçlenmesi, iq’larının artması, hayata daha dayanıklı bireyler olarak yetişmeleri var pırıl pırıl parlayan.

Çocuklar ve felsefe hakkında daha derin bilgi sahibi olmak isteyenler Stanford Üniversitesi tarafından 1970’lerde yapılmış  bu linkte yer alan araştırmadan daha fazla bilgi sahibi olabilir; http://plato.stanford.edu/entries/children/

Ece Esmer

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bana Yazın