1990′larda dünyada iş hayatında trend organizasyonel yapıların başarısı, liderin kendini şirket organizasyonuna adaması ve daha az önde olması idi. 2000′ler ve dijital çağ ile ilham veren, yaratıcı ve tam anlamı ile LİDER olarak tanımlanacak lider profilleri doğmaya başladı.
Yaratıcı ve ilham veren bir liderin doğal olarak takipçileri, destekçileri olur doğal olarak. Boşuna Amerikalılar söylememiş “Leaders Create Followers“. Ancak bu benim liderlik felsefeme hep ters gelmiştir. Politikada bir lideri ele alırsak bu çok doğru bir sonuca ulaşabilir. Sonuçta siyasi liderler farklı pazarlama teknikleri kullanarak daha fazla takipçi, taraftar hatta murit yaratmak isterler.
Ancak bunu iş hayatına yorumladığımızda ben bir lider olarak şirketimde sadece beni takip eden, söylediğim herşeyi yapan, ancak daha ilerisini düşünemeyen insanlar görmek istemem. Bu nedenle ben bu tezi çürütecek bir girişim yaparak yıllardır süre gelen “Leaders Create Followers” sözünü tamamen değiştirmeye karar verdim.
Benim iş, yönetim ve liderlik felsefeme göre:
Leaders Create Followers, True Leaders Create MORE Leaders.
(Liderler kendilerine takipçiler yaratırlar, Gerçek liderler ise daha çok lider yaratır/yetiştirirler.)
Liderlik ile ilgili birçok konuda olduğu gibi şehir efsaneleri vardır. Amerika’da iş hayatıma başladığım yıllarda bana anlatılan bir şehir efsanesini anlatmak istedim bu vesile ile. Bazıları bu hikaye doğru der, bazıları ise bir efsanedir derler, siz karar verin. Önemli olan hikayeden çıkartılacak sonuçtur derim ben de:
Uçağın planlanmış havalanma saatine 10dk kadar vardı. Continental Havayolları CEO’su Gordon Bethune kokpitte kaptan pilot, yardımcısı ve teknik ekip ile koyu sohbete dalmıştı. Vaktin az kaldığını göre Mrç Bethune yerini almak için kokpitteki ekibe iyi uçuşlar diledi ve first class’taki koltuğuna doğru ilerledi. Continental “Platinum Elite” üyeliği olan bir yolcu o sırada uçağa biniyordu. Ve first class koltukların yarısı kadarının boş olduğunu gören bu yolcu hostese neden bir platinum üye olmasına rağmen ücretsiz olarak first class bölüme upgrade edilmediğini sordu. (Platinum elite tarzı üyelikler havaalanlarında daha hızlı servis, eğer boş koltuk varsa first class’a ücretsiz upgrade vs gibi kolaylıklar sağlayan bir üyelik sistemi ve havayolu şirketleri tarafından sıkça kullanılan bir yöntem). Herneyse hostes çok sakin bir şekilde gişedeki yetkili ile görüşüp yer olduğu halde neden bu upgrade’in yapılmadığını hemen öğreneceğini söyledi. Bu sırada yolcu etik sınırları aşan kelimeler kullanmaya ve bağırmaya başladı. Halbuki hostesin tek amacı ona yardım etmekti.
Bu sırada yerini almak için kokpitten çıkmış olan Continental CEO’su Bethune bir çalışanına yüksek sesle hakaret edildiğini görünce Yardımcı Olabilir Miyim? diyerek yolcuya yaklaştı. Ancak yolcu “Huh, Who the f@@k are you?” yani sen de kim oluyorsun …. diyerek cevap verdi. Mr. Bethune ise ben bu şirketin CEO’suyum biletinizi görebilir miyim dedi. Yolcudan bileti alan Mr. Bethune biletin değerine baktı ve $600′a yakın değeri gördükten sonra cüzdanından 6 adet $100′lık banknot çıkardı. Yolcuya bakarak bileti yırtan Mr. Bethune, yolcuya da “Now, you get the @?!@ off my airplane” yani küfürlü bir şekilde şimdi defol uçağımı terket dedi.
Bir müşteri kaybetmek pahasına bile olsa çalışanına 100% destek veren ve çalışanını hiçbir şart altında ezdirmeyen bu davranış önce Continental Hava Yollarında daha sonra ise kulaktan kulağa yayılarak Amerikan CEO ve iş dünyasında bir efsane olarak tarihe geçti.