Adaletiyle meşhur Nüş-ı Revan-ı Âdil; atına binip
arazide dolaşırken, sıcaktan hararet basmış ve boğazı kurumuş.
Su ihtiyacını giderecek ve kendisine ferahlık verecek bir şeyler yeme, içme
ihtiyacı duymuş. Etrafına bakınırken, bir nar bahçesi görmüş.
Atını o yana doğru sürüp, bahçede çalışan delikanlıya selam vererek;
“Bana bir nar ikram eder misin?” diye sormuş.
Delikanlı; “Hayhay, memnuniyetle” cevabını vermiş.
Biraz sonra, elinde güzel bir narla Kral’ın yanına gelmiş.
Kral, narı ortadan ikiye bölüp, bir yarısını yemeye başlamış. Bir yandan da; “Oh! Ne güzel nar!” diye
mırıldanmış. Derken, gözü nar bahçesine doğru kaymış. Farkında olmadan; önce
ağaçları, sonra dalları, daha sonra narları saymış. Arkasından, takdir
duygularına haset kaygıları karışmış.
İçinden; “Keşke bu nar bahçesi benim
olsaydı. Acaba sahibi kimdir ve nasıl elde edilir?” diye
düşünmeye başlamış. Bu sırada, narın bir yarısı bitmiş, sıra öteki yarısına
gelmiş. Fakat, anlaşılmaz bir biçimde, tadı değişmiş ve alabildiğine kötüleşmiş.
Kral, hayretler içinde; “Evlat, bu ne iştir? Narın bir yarısı çok
güzeldi, öteki yarısı bozuk çıktı” demiş.
Delikanlı, bilgece bir gülümseyişle;
“Efendim, Kral’ın niyeti değişince, narın tadı da değişti” cevabını
vermiş.
Niyet, hedefe ilk adımdır. İyi ya da kötü ama hedefi gözüne kestirmektir.
Ruh ve bedenen gücünü toplayıp odaklanmaktır. Ama niyetin gücü sadece
başlangıç ile sınırlı değildir.
Sonuca ulaşma sürecinde ihtiyaç duyacağımız her türlü enerji
ve motivasyonun temel hazırlığı ve sürekliliği için gereklidir.
Ve hayata dair tadın kaynağıdır niyet.
Neye niyet etmişseniz onunla ödüllendirilirsiniz