Geçen hafta önemli bir tecrübe edindim; sosyal medyanın ne kadar önemli olduğunu. Bu mecraya Eğitim Danışmanı olduktan sonra reklamcı olan arkadaşım Murat Canbaz’ın önerisiyle girdim. Amacım, özellikle İlaç Sektöründe çalışanlara biraz olsun kılavuzluk yapabilmek ve ihtiyaç duyabilecek muhtemel konuları, farklı yazılarla onlara ulaştırmaktı. Yani, misyonumu bu şekilde oluşturmuştum.
Sosyal mecra hiçte düşünüldüğü gibi değilmiş. Kendine göre kuralları ve bu mecrayı paylaşanların belli bir davranış biçimi varmış. Aynı zamanda da birbirlerine olan güçlü bağları.
Tüm bunlarla bir yazımı kendi bloğumda paylaştığımda öğrendim. Evet, bazı kural hataları yapmışım ama bu yazılamayan kuralları bilmediğim içindi.
Sosyal Mecra bu durumu affetmedi ve bana ilk dersimi verdi. Kuralları çiğnediğimi hemen ifade ettiler, hem de feci (kötü anlamda değil) yorumlarla. Yorumları okudum, nerede eksik yaptım diye baktım ve hemen gerekli düzenlemeleri gerçekleştirdim.
Tamam, buraya kadar her şey yolunda. Bilmiyordum ve öğrettiler. Çünkü sosyal mecrada markalaşmak istiyorsam bu kuralları uymalıyım ve uymayanları da bana yapıldığı gibi uyarmalıyım.
En çok, yazılanlardan bir yorum çok ilgimi çekti. Bana yapılan eleştiriler karşısında olumlu bir bakış açısı sergilediğim için tebrik etmiş. Önce Ahmet Kırtok’un hakkını da teslim etmem gerekir. Onun yazısından esinleyerek yazdığım yazıda gösterdiği hoşgörü için. Ahmet Kırtok sayesinde tüm bu kuralları öğrenme fırsatım oldu. İlk dersimi sayesinde aldım.
Neyse, gelelim bana yapılan ve ilgimi çeken yoruma; sosyal mecrada gösterilen bu hoşgörü ve hatalardan ders çıkarmanın neden günümüzdeki liderlerin gerçekleştirmediğine yönelik yazısı. Haklı, neden bu hoşgörüsüzlük, sözle de olsa şiddetvari açıklamalar. Herkes tüm doğruları bilemez, bunu biliriz ama kabullenme noktasında daha bencilce davranırız. İş hayatında da bu böyledir. Farklı fikirler duyduğumuzda tepkimiz biraz çekingen olur. Ya bizim fikrimizden daha iyi bir fikirse diye anksiyete yaşarız.
İnovasyon işte bunun için oluştu tüm dünyada. Son yıllarda yenilikçi yaklaşım konusu ülkemizde de benimsenmeye başladı. Başta uluslararası İlaç Firmalarının çektiği bu yaklaşım tüm kurumsal kimliği olan İlaç firmalarına da bulaştı. Artık firmalar kendi düşünen ve farklı davranış modelini benimseyen, üreten satış temsilcileri istiyor. Kurum ne kadar pazarlama stratejisini verirse versin bunu farklı uygulama eğilimi gösteren tıbbi mümessil bir adım öne geçebiliyor. Sağlık Bakanlığının aldığı son kararlar neticesinde hekimlere sunulan hizmet süresini çok kısalttılar. Bu durum satış mümesillerin işini de zorlaştırdı. Bakanlık ilaçlarda %9’luk bir indirime de gidince sektör yeniden küçülmeye başladı.
İlaç sektörü yeniden yapılanıyor. Bu yapılanmada ayakta duranlar yenilikçi yaklaşımı en iyi uygulayanlar olacak. Çünkü bir satış temsilcisi ayrılan diğer arkadaşının de sorumluluğunu üstlenmek zorunda. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. (Bu inovasyon bizi daha çok meşgul edecek, detayları daha sonra yeniden paylaşırım)
Benim için de artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. ‘Sosyal Medyada nasıl var olunmalı’yı öğreniyorum. Nasıl paylaşmam neyi paylaşmamam gerektiğini öğreniyorum. Artık yenilikçi yaklaşım sergileyerek İlaç sektöründeki deneyim ve tecrübelerimi olması gerektiği gibi paylaşmayı öğreniyorum. Umarım benim için bu ilk dersler, vizyonumu da genişletir.
Teşekkürler Ahmet Kırtok.
Ali Özel