Sosyal Olmak mı? Yoksa Sosyal Medyada Yer Almak mı?

Eşim anlattı, yolda arkadışını gören kızım selam vermemiş ve annesine yakın arkadaşı olduğunu söylemiş. Sonra da eklemiş ‘ama facebookta çok samimiyiz’ diye. Geldiğimiz durum, çağımızın iletişim çağı olduğunu neredeyse gözümüze sokuyor. Eskiden sosyal olmaya çalışırdık, şimdi ise sosyal medyada yer almaya çalışıyoruz. Ebeveyn olarak neyin doğru olduğuna karar verememek ne kadar zormuş. Aşağıdaki yazıyı bu nedenle  dikkat çekici buldum ve sizlerle paylaşmak istedim. Ali Özel

Friendfeed’de bugün önüme hep Sosyal Medya ve bireylerin bu ortamlarda görünür olmaya olan merakının sorgulanır olması çıktı. Bir türlü akıl sır erdiremiyoruz. Sorup duruyoruz: nedir bu hayatımızın her anını tüm dünyaya açma merakı? Nerede bunun sınırı? Nasıl bu hale geldik? Yaz tatilimizi nerede geçirdiğimizden, şu dakikada kiminle yemek yiyor olduğumuza, düğün fotoğraflarımızdan, doğacak bebeğimizin karnımızdaki görüntülerine kadar…herşey sosyal medya ortamlarında.  Psikologlara soruyorlar, bu “teşhircilik mi?” diye… Gidiş nereye doğru diye…Bu ne anlmasızlıktır diye…

Her birey potansiyelini daha iyi kullanmak ve  yarattıklarının tanınmasını, alkışlanmasını, saygı duyulmasını arzuluyor.  Bu eskiden de farklı değildi.  Eldeki olanaklar neyse, o olanaklar kullanılarak bir çeşit “tanınır” olma arzusu hep vardı. Kimisi kendi çevresinde, kimisi kendi ülkesinde, kimisi dünya çapında… Kimisinde daha baskın, kimisinde daha az bu arzu.  Kimisiyse, zaten günü takip edemiyor, bu sebeple de bu sanal dünyada olanları pek anlamıyor. Ona korkmak düşüyor böylese, hem de hepimiz adına…

Karadeniz’de yaptığı icad için kimseye sesini duyuramayan amca, artık kendine bir platform buldu.

Nufusların arttığı dünyamızda, sanatçı olmak için şansı dönmeyen, torpili olmayan artık meşhur olmak için televizyona çıkmak zorunda değil.  Sosyal medya’da kendini tanıttıktan sonra TV onun peşinden geliyor …Oyku ve Berk örneğinde olduğu gibi…

Hayatta hepimiz bir şekilde görünür olmak istiyoruz.  Oyle cok istiyoruz ki, çocuklarımıza herşeyin en iyisi ve en mükemmelini vermek için çaba harcıyoruz.  Böylece gelecekte, onlar bizim olduğumuzdan ve diğerlerinden daha da “görünür” olsun diye…

Dozu kaçıran mı var? Olabilir, ama öğrenirler…

Bu kişileri anlamakta zorlanıyor musunuz? Ya siz bu mecraları tam olarak anlıyor musunuz? Yoksa, yüzeyde gördüklerinizle mi değerlendirme yapma eğilimindesiniz?

Tabi birde profesyoneller var: Kişisel Marka olmak için öğütler, seminerler verenler? Marka olmak görünürlüğün yüksek olmasını gerektirmez mi? öyleyse, aslında destekliyoruz bu olanları.

Görünür olmak insanın doğasında var.  Sosyal Mecraların yarattığı artıların, götürdüğü eksilerden fazla olduğunu düşünüyorum. Dünyanın kapılarını ardına kaldar aralamasından, yeni dostlar yaratmasından, yeteneklerin ortaya çıkmasını teşvik etmesine kadar.  Arada yok mu zararlı noktaları? Elbette var.  En azından bir nükleer bomba kadar, arabalarımızda harcadığımız benzin kadar,  buzdolabımızın yaktığı elektrik kadar, kullandığımız deodorantlar kadar bir zararı yok. Bir düşünün, bunların da hepsini yine “görünür” olmak için yapmıyor mu insanoğlu…

Fatmanur Erdoğan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bana Yazın